Bul Bakalım

19 Nisan 2018 Perşembe

TROY : FALL OF A CİT

TRUVA: BİR ŞEHRİN DÜŞÜŞÜ




troy: fall of a city ile ilgili görsel sonucu






        Uzun zamandır yazmaya zaman bulamıyordum ancak bu tabi ki dizi izlemeyi bıraktım anlamına gelmiyor. (Üzücü mü sevindirici mi bilemedim.)

         Dizimiz yine bir Netflix (BBC one ortak yapım) dizisi ; TROY fall of a city. Konu yaşadığımız topraklar itibariyle bize pek de uzak bir olay değil.(Herkes için öyle değil midir diyebilirsiniz ancak Fransa’da geçirdiğim süre boyunca benim herkesin bildiğini düşündüğüm mitler, efsaneler ve tarih hakkında diğer milletlerin çok bir şey bilmediğini fark ettim.) Dizi , bir çoban olan Paris’in Zeus tarafından bir güzellik yarışmasına hakem olarak seçilmesi ile başlıyor. Paris’e , 3 tanrıça en güzel olarak kendisini seçmesi için değişik vaatlerde bulunuyorlar ve Paris ;  aşk ve güzellik tanrıçası Afrodit’in vaadini en cezbedici bularak altın elmayı ona veriyor.(Paris ve 3 güzeller efsanesi ) Bu duruma diğer 2 tanrıça , Hera ve Athena çok sinirlenir , olaylar bu şekilde karışacaktır.Paris ve tüm Truva, tanrıçaların hırslarının kurbanı olacaktır. Yalnız kader ağlarını ilk defa burada örmemiştir ; Paris aslında Truva kentinin kralı Priamos’un en küçük oğlu Aleksandros’dur ancak doğumu lanetli olarak görüldüğü için kentten uzaklaştırılmış ve ölüme terk edilmiştir.

        Dizi aynı başlangıcı gibi devamında da Paris ve Üç Güzeller efsanesine bağlı kalarak ilerliyor ve Truva’nın savaşı kaybetmesiyle bitiyor.



Paris, Helen ve Paris'in ailesi


          Toplam 8 bölümden oluşan bu diziyi ben çok sevdim ve hatta bitmesine üzüldüm.Az bölümü olmasına rağmen çerezlik bir dizi değil, güzelce izlemeniz gerekebilir.Her bölümü yaklaşık bir saat sürüyor.

          Paris rolünde benim çok daha önceden de sevdiğim ve takip ettiğim Louis Hunter oynuyor.Helen rolünde ise Bella Dayne’i görüyoruz. Akhilleus , David Gyasi ve Priamos ise Frank Gallagher olarak çok iyi bildiğimiz David Threlfall tarafından canlandırılıyor. Vee bu dizide en sevdiğim karakterlerden biri olan Odysseus, yine herkesin bildiği Benjen Stark rolünü canlandıran Joseph Mawle tarafından oynanıyor.

Tamam bu kadar oyuncular yeter , kısaca her oyuncu ünlü ve hepsi diziye cuk diye oturmuş. Yalnız birazcık tanrıçaları garipseyebilirsiniz, onun dışında hepsi harika !
Programme Name: Troy - Fall of a City - TX: n/a - Episode: Troy - Fall of a City episode 1 (No. 1) - Picture Shows: Hector (TOM WESTON-JONES) - (C) Wild Mercury Productions - Photographer: Graham Bartholomew BBC, TL
cağğnım Hector


Dizinin beni en çok etkileyen 3 sahnesinden bahsetmek istiyorum: 
1.Hector’un ölmesi(kesinlikle diğerlerinden 100 kat falan önde. ) Spoiler vermek istemiyorum çünkü her saniyesi mükemmeldi.Tüm o gurur, kabulleniş, çaresizlik ,acı ve hüzün daha bin tane şey sıralayabilirim ancak yine de anlatmaya yetmez.
2.Paris’in ölürken bile ihanete uğradığını öğrendiği halde Helen’e olan sevgisinden vazgeçmemesi.
3.Her iki Astyanaks’ın ölümü , uyarıyım ikincisinde kanınız donabilir.


*Bonus: dizi boyunca beni en çok etkileyen ise gözlerdi.Tüm o kirin içinde parıldamaları daha fazla duygu hissettirdi bana .

Spartalı Helen 



Nefretlikler: Helen , Agememnon , Menelaos 

Not1: Dizi Yunanlıların değil Truvalıların gözünden bize anlatılıyor daha çok.

Not2: 2018 yılı UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne girişinin 20. Yılı olması sebebiyle Troya yılı seçilmiş.

18 Mart 2018 Pazar

Taze Taze: PuhuTv'nin yeni dizisi Şahsiyet

Puhu Tv'nin yeni dizisi "Şahsiyet"'i eminim ki bir çok kişi benim gibi heyecanla beklemiştir.Fragmanlarının her yerden çıkması biraz fazla gözümüze soktu diziyi ama olsun; iyi ki de sokmuş...
Oyuncu kadrosunda Haluk Bilginer'in olduğunu duyduğumda daha da meraklanmıştım çünkü benim gözümde Haluk Bilginer'in kötü bir yapımda yer alması imkansız yakın...Dizinin ilk üç bölümü dün gece (17 Mart 2018) PuhuTv üzerinde  yayınlandı ve hemen izledim tabi ki.Bu arada bildiğiniz gibi Fransa'da olduğum için Puhu Tv dizilerini izleyemiyordum içerikler ne yazık ki yurtdışından açılmıyordu ama artık açılıyor bu yüzden teşekkürler sayın tv yöneticileri.


Gelelim dizimize; ilk bölümünde Haluk Bilginer'in canlandırdığı "Agah Beyoğlu" karakterine Alzheimer teşhisi konuluyor.İsimden de anlayabileceğiniz üzere Agah bey ; tam bir Beyoğlu Beyfendisi hani İstiklal'e takım elbisesiz çıkmayanlardan(ahh ahh keşke hala herkes onun gibi olsa).Dedem Alzheimer hastası olduğu için bu hastalığı maalesef yakından tanıyorum, yavaş yavaş hafızanızı kaybediyorsunuz, çok korkunç bir hastalık.Bu hastalığın dizide bu denli konuşulması hakkında farkındalığın arttırılmasını sağlayabilir.Gelelim dizimize (bundan sonrası spoiler alert)
Agah Bey kedisi "MünirBey"'i  beslemeyi unutuyor ve ne yazık ki kedisi açlıktan ölüyor.Agah Bey eski bir adliye memuru ve hafızası onun her şeyi...Onu kaybedecek olması korkunç bir şey fakat doktoru ona bir tavsiye veriyor; her şey için plan yapmak ve bunlar daha önce yapmadığı planlar olmak zorundalar.Agah Bey bunun üzerine kendi adaletini sağlamak ve "iyi hal" indirimlerinden faydalanarak serbest kalan ya da onun deyimiyle "gereği düşünülmeyen" katilleri öldürmeye karar veriyor.
Dizinin oyuncu kadrosu inanılmaz; bu denli oyuncuları bir araya toplayabilmek bile izlemek için bir neden.Hümeyra -ki İffot karakterinden sonra bu kadar ters köşe bir rolde görmek beni şaşırttı-, Yılmaz Gruda, Avni Yalçın gibi usta oyuncuların yanında her dizide kötü karakteri oynayarak bu dizide -şu anlık- iyi bir karakteri canladıran Necip Memilli,Şebnem Bozoklu gibi gençleri görmek beni hayran bıraktı.Yapabileceğim tek eleştiri Cansu Dere'nin başrollerden biri olması "Nevra başkomiser" rolüne başka biri oynayabilirdi  çünkü bence Cansu Dere her dizide olduğu gibi (Ezel, Sıla vb.) bütün tepkilerini "donuk bakışlarıyla" gösteriyor fakat dizi o kadar iyi ki bence bu dahi göze batmıyor.
Yönetmen Onur Saylak çekimleri Avrupai standartlarda gerçekleştiriyor bence, özellikle yol sahnelerinde renklerin uyumu vb. sanki bizi bir klip izliyormuşuz gibi hissettiriyor.
Kısacası Şahsiyet, Türk dizi sektörüne bambaşka bir konu, bambaşka bir senaryo ve usta oyuncularla bomba gibi girdi; umarım bir sonraki bölümü yayınlamak için çok beklemezler çünkü ben şimdiden sabırsızlanıyorum.
-Deniz


16 Mart 2018 Cuma

DİZİ ARAYIŞINDAYSANIZ HEPİNİZİ BURAYA BEKLİYORUM!

Karışık Yabancı Dizi  Önerileri :

1-Dark :
Küçük bir Alman kasabasında hiçte beklenmedik olaylar gerçekleşiyor , üstelik bu ilk kez de olmuyor !
Asıl soru kim,nerede,nasıl, neden değil asıl soru NE ZAMAN?
Açıkcası bence beyin yakan bir gerilim. Kesinlikle öneriyorum.
Tik tak seslerinin beyninizin derinliklerine kazınacağına eminim.

‘’Geçmiş , şu an ve gelecek arasındaki fark , inatçı bir illüzyondan ibarettir.’’ ALBERT EİNSTEİN 
+ dizinin almanca olması da beni baya heyecanlandırmıştı , sizi rahatsız eder mi bilmiyorum.
İlgili resim

2-The End of The Fucking World:
Ergen başroller diyip kapatmayın sakın.Müzikleriyle , konunun çarpıklığıyla sizi tuhaf bir şekilde kendine bağlamayı başaran gerilim dolu bir dizi.Biraz ruh hastalığı ve sosyopatlık gerektiren, izlerken hafiften psikolojinizin bozulabileceği 20 dakikalık bir İngiliz yapımı.
İlgili resim

3- Oasis :
Kendisi 2017’de çıkmış mini bir bilimkurgu dizisi, 2032 yılında Londra’da başlıyor.Ben izlerken çok beğenmiştim keşke 2. Sezonu da olsa demiştim.  Ayrıca baş karakterin ilginizi çok çekeceğinden eminim çünkü kendisi Robb Stark , bir vaizi canlandırıyor.Bilimkurgu dizisinde başrol bir vaiz diye garipsedim ama dizideki oyuncularda(karakterlerde) benle aynı tepkiyi veriyor merak etmeyin :D Evet öyle.

Oasis bir gezegen ve burada bir yaşam alanı kuruluyor(çünkü dünyadan kaçmak, insanlığı kurtarmak için son çare bu) ancak tabiki bu gezegende beklenmedik insanları etkileyen olaylar oluyor.
İlgili resim

4- Legion :
Yine bir bilimkurgu dizisi. Şizofren misin yoksa süper kahraman mı ?
Çok karmaşık bir dizi olduğunu söyleyerek sizi şimdiden uyarmam lazım.Her bölüm birkaç kere ''noluyo ya ? ‘’ demeniz gerekebilir , biraz sabretmeniz lazım.Ancak ben severek izledim.
Marvel hayranıysanız kesinlikle izleyin, değilseniz yine kesinlikle izleyin.
legion ile ilgili görsel sonucu


5-The Good Place :
20 dakikalık bir komedi dizisi ! Komedi pek izlemememe rağmen her hafta bölümler çabucak gelsin diye beklemiştim.
Kötülerin öldükten sonra iyi olabilmeleri mümkün mü ? Cehennemden cennete geçebilir miyiz ? Ve gerçek cehennem nedir? (Bknz: ‘'L’enfer c’est les autres.’’ ) gibi soruların cevabını daha değişik, hafif ve komik bir şekilde anlatmaya çalışmışlar.
Ayrıca konuyla alakalı olarak pek çok alt metin var ; dinler, ahlak , iyiliğin ve doğruluğun göreceliği gibi.
the good place ile ilgili görsel sonucu


6-Orphan Black:
Bilimkurgu severler ! 
Evet yeni bir dizi değil biliyorum , ama belki bilmeyenler duymayanlar vardır benim Peaky Blinders’ı kaçırdığım gibi. Sizde bunu kaçırmayın istedim. 
Olay Klonlar arkadaşlar. Tek bir oyuncunun nasıl bu kadar çok karaktere girebildiğine şaşırabilirsiniz.
orphan black ile ilgili görsel sonucu


7- Frontier :
Jason Momoa'nın(namı diğer Khal Drogo ) son dizisi , özleyenler varsa koşsun ! Kendisi Declan Harp rolünde ve en az Khal kadar acımasız bir savaşçı.İngiltere’nin kürk ticaretine taş koymaya çalışıyor ve ailesini katledenlerden intikam alma peşinde. 1800’lerde işgalcilerin hala Amerika’nın yerlileriyle çatıştığı ve kürk ticaretinin tavan yaptığı zamanlarda geçiyor.

2 sezonu var şu anda , 3. gelecek mi bilmiyorum. Her sezonda az bölüm var, dolayısıyla bu da hızlıca izleyebileceğiniz bir dizi.
frontier series ile ilgili görsel sonucu


8-Dix Pour Cent:
Komik bir Fransız dizisi izlemek isteyenler için en güzel önerim. 
İlgili resim


9-Knightfall :
14.yüzyılda Tapınak Şövalyelerinin hikayesini anlatıyor.Haçlı, kardeşlik , tarih,hristiyanlık ,Fransa ,kraliyet ,aşk ,entrika ne arasanız var. Boş zamanınız varsa ve izleyecek dizi bulamıyorsanız neden olmasın ? 
İlgili resim

Dikkat ! Ergen diyebileceğimiz dizilere geçiş yapıyorum , ben izlemekten hoşlandığım için sizinle de paylaşıyorum :


10-Riverdale :
Çizgi romandan uyarlanan Amerikan lise dizisi , içinde tabiki bir sürü gizem ve entrika dönüyor ! Archie Andrews rolündeki K.J. Apa ve Cole Sprouse için izleyebilirsiniz. 
İlgili resim

11-Shannara Chronicles:
Fantastik dünyaları severseniz , the great war’dan sonra insanlığın ve ortaya çıkan yeni türlerin maceraları, savaşları işleniyor.
Manu Bennett var , bayağı şaşırmıştım aslında ilk gördüğümde. Spartacus'den onu böyle ‘’daha ergen ‘’ bir diziye yakıştıramamıştım.
İlgili resim


12-Life Sentence :
Pretty Little Liars'ın Aria'sı Lucy Hale başrolde. 8 yıl boyunca kanserle mücadele etseydiniz , aileniz sizin için her şeyden vazgeçseydi ve ölümü beklerken birden tamamen iyileştiğinizi öğrenseydiniz neler olurdu ? İşte bunu anlatıyor. 
Daha sadece 1 bölümü yayınlandı. Çok yeni bir dizi ancak boş zamanınız varsa fena değil gibi duruyor.
life sentence ile ilgili görsel sonucu


13-shadowhunters :
Kitaplarını çok severek okumuştum ,onların ve bayıldığım Dominic Sherwood hatırına izleyemeye devam ettiğim dizidir. Bir hafta içerisinde 3. sezonu geliyor.
shadowhunters ile ilgili görsel sonucu

İlgili resim
çok tatlı değil mi ?



11 Mart 2018 Pazar

Fİ-Çİ ELEŞTİRİ 7-8-9-FİNAL



Fİ-KAFAMDA DELİ SORULAR SERİSİ

Fi 7-8-9-10

fi çi ile ilgili görsel sonucu
Fİ 2.SEZON

         Fi’yi zaten birinci sezondan da severek izliyordum. Tüm oyuncularına hayranım.Ayrıca 1 saat olması, konusu falan her şeyiyle güzeldi benim için. Fransa’da erişimi olmadığı için 2. Sezon’un 6. bölümden sonrasını izleyememiştim ve şimdi , hepsini birden izledim.Bölümlerde benim izlemem gibi çok hızlı bir şekilde aktı. (Teşekkürler Azra Kohen) Her bölümde birden fazla kez şok oldum çok fazla olay hızlıca çözüldü. Bu yüzden de bazıları çok daha fazla derinlik gerektirirken bir iki sahneyle kapanmış oldu ve havada kaldı diye düşünüyorum.(mesela Duru’nun tüm problemleri en sonda Deniz’e söylediği bir cümle ile bağlandı.) Final bölümünü saymazsak , buna rağmen çok güzeldi bence.Bitiriyorlar diye çok acele etmişler, korkunç bir finaldi gibi gereksiz eleştirmeye gerek yok. Finalde klasik herkes mutlu sona kavuştu şeklinde sahne geçişleriyle verilmesi gerçekten kötüydü ama.

fi final ile ilgili görsel sonucu
CAN MANAY SOKAKLARDA GEZİYOR

           Can Manay’ı HERKES tanırken, nasıl oldu da 1 ay boyunca kimse bulamadı acaba ? Özel güvenlik ne halta yarıyordu tek kapı varsa bu mağazada ? Afife’nin kokteylinde bir kişinin bile dikkatini nasıl çekmedi bu adam ? Orada, Özge’nin Can’a silahla seslendiği sahnede valla çekip vuracak sandım polisler gelmeden.

           Onun dışında Bilge gibi zeki bir kızın tüm bu zaman boyunca Can’ın hasta olduğunu anlamaması, üzerine aşık olması ve katil olduğunu öğrendiğinde, akıl hastanesine kapatıldığında asla vazgeçmemesi olayını çözemedim. Ayrıca ,Bilge’nin kardeşinin ölüp ölmediğini de bilmiyoruz, sadece silahı aldığını gösterdiler.Eğer öldüyse durum çok vahim çünkü Doğru’nun ölmesi yine dolaylı yoldan silahın sahibi Can Manay’a bağlanıyor ve Bilge hala Can Manay’la ilgilenme peşinde.
Can sonunda akıl hastanesinden nasıl çıkıyor ve kitap yazıyor? Hala ünlü ve insanlar bir ruh hastasına kitap imzalatmaya geliyor?(sahne tamamen hayal ürünü müydü yoksa sadece Duru sahnesi mi hayaldi? O bakışı neydi ?)(Hala iyileşmediğinin kanıtıydı direk olarak bence ki hastaneye yatırıldı , tamam , iyileştiyse sonradan nasıl hapse gönderilmedi?) Hastanedeki Bilgi’ye bakışı (oyunculara ne kadar hayran olduğumu söylemiştim) da çok değişikti , mucizesiymiş gibi , bir açıdan gerçekten öyle biliyoruz ama daha da fazlası vardı. Bilge onun için Duru ve Eti karışımının vücut bulmuş haliydi bence.

Zaten Can Manay’ın hastalıklı ruhunu en tepede ve derinlerde gördüğümüz bölümlerdi, Duru’ya ilaçlar ile sakat olduğunu inandırmaya çalışmasının psikopatlığı bende kelime karşılığı bulamadı. Duru o sahnede beklemediğim zeka parıltıları göstererek durumu çaktı.

Ayrıca bir sürü de mesaj vardı; kadına şiddet , çocuklara tecavüz , kadınların birbirine sahip çıkarken polislerin bu konuda hiç bir halta yaramadıklarının gösterilmesi , özel güvenliklerin paraları yerden toplaması .. Tüm bunlar kitapta geçiyor mu yoksa son dönemlerde daha da artmasıyla vurgulanmak mı istenmiş , 8 Mart Kadınlar Günüyle bağlantı mı kurulmak istenmiş onu bilmiyorum ama çok güzel yansıtmışlar.

Bir de Can Manay’ın her şeyden yara almadan kurtulması neydi ?Kötülere bir şey olmaz ,kötüler ölmez gibi bir mesaj mı vardı ? Komik buldum çünkü , Özge’ye arabayla giriyor ufak sarsılma bile yaşamıyor adam. Yangında Duru’yla beraber camların üzerine uçuyor yine 0 etkilenme. Yangınla ilgili komik olan bir başka detay , evin camlarının kurşun geçirmez olması , güvenliğinin had safhada olması ancak yangın alarmının bulunmaması baya iyiydi.Ayrıca Can’ın Duru’yu da kendiyle beraber çekmesi , saplantılı bir sevginin karşısındakine sadece psikolojik olarak zarar vermeyeceğini de güzel gösterdi.Can Manay’ın bir başka deliliği : sorgu odasında kafasını vurup vurup kanıyla duru yazması ve o hastalıklı gülüşü ?? Sahnenin korkunçluğu ve iğrençliği? Kimsenin yanına gelip müdahale etmemesi? (KAFAMDA DELİ SORULAR DEMİŞTİM.)
serenay sarıkaya afife ile ilgili görsel sonucu
DURU-AFİFE

Bence bu bölümlerde Duru’yu daha çok sevdik, neler yaşadığını gördük ,iyi ve kötü arasındaki gitgelleriyle, yaşadığı sevgisizlik ve reddedilişle psikolojisini gördük ve en önemlisi olgunlaşıp kendini bulduğunu gördük.‘’Seninleyken olan beni sevmedim.’’ Can Duru’nun sorunlarını çok iyi anlayan,onu her şeyiyle seven ancak Duru’nun tüm o hırslarını , kibrini daha çok ortaya çıkaran biriydi.Deniz ise sorunlarının nedenini hiç bir zaman anlamayan biri.Kitapta Özge ve Deniz birlikte oluyorlarmış sonunda. Allah’tan gözlerim öyle bir şey görmedi.
smk özge final ile ilgili görsel sonucu
HERKESİN EN SEVDİĞİ REPLİKLERDEN BİRİ OLDU

Özge’nin SMK’nın öldüğünü haberlerden gördüğü sahne beni etkiledi açıkcası, onu ilk defa gardını indirmişken gördük bence.Son sahnede koskoca SMK’yı o şekilde görünce beni bir gülme tuttu , hiç yakıştıramadım adama ama yüzüne bir nur inmiş aydınlanmış falan adam.Sonunda sevdiği kadını yanına aldı , yüklerinden kurtuldu huzura erdi.

Sevmediğim nokta: Ada uyuşturucu kullanıyor, Göksel çok ağır şeyler yaşamış , SMK dünyanın en büyük pisliklerinden birine ortak olmuş , Özge ailesinde problemler yaşamış bir çocuk olmasının dışında birde bipolar çıktı.. Ana karakterler zaten psikolojik problemleri olan karakterlerdi bir de bunlara bu kadar yüklenmek.HEPİMİZ Mİ BU KADAR PROBLEMLİYİZ! diye sonunda haykırmaya hakkımız var bence.İyi delirmedik diye şükrediyorum.(Acaba mı?)


Eksiler:

  • En az herkes kadar derin şeyler yaşamış bir karakter ile ilgili ; Eti’nin durumu o kadar sarsırcı, o kadar acı verici ve iğrenç bir şey ki çok daha farklı aktarılmasını beklerdim.
  • Ürün yerleştirmeler biraz fazla gözüme battı. Mehmet'ciğim Günsür'üm bile olayı kurtaramadı yani.
  • SMK’nın saksıyla bir şey yolladığı çok barizdi.

Artılar:
  • Oyunculukların ‘’şov yaptığı’’ bir bölümdü.
  • Müzik seçimleri.
  • Atmosfer ve mekanlar.
  • Özge ve SMK’nın kavuşması.
Sonuç olarak güzel bir diziye veda ettik.Teşekkürler PUHU 😊

3 Mart 2018 Cumartesi

GEÇ KEŞFETTİĞİM CEVHER : PEAKY BLİNDERS

peaky blinders ile ilgili görsel sonucu

Peaky Blinders Dizi Konusu: 1. Dünya Savaşı sonrası İngiltere’nin Birmingham şehrinde ‘’Peaky Blinders ‘’ adlı çeşitli soygun ve bahislerle uğraşan bir çetenin hikayesini anlatmaktadır. Bu çete aynı zamanda bir ailedir ve önemli kararlar aile toplantısında alınacak gibi bir kuralları vardır.Şehir içinde hem çok korkulan hem de saygı duyulan bir ailedir . Asıl mevzu çetenin bir soygunda yanlışlık yapması üzerine şehre yeni bir başmüfettiş atanmasıyla kızışıyor.Bu müfettiş hem görevi gereği hemde daha kişisel mevzulardan bu çeteye, özellikle çete başına kafayı takıyor diyebiliriz.

Dizi Yorumum :

           Diziyi bu kadar geç keşfettiğim için baya üzgünüm, birkaç ay önce duymuştum ancak yeni izleyebildim.İlk olarak benim gibi İngiltere , tarih ve çeteler,güçlü aileler gibi şeylerin hayranıysanız dizi zaten sizi ilk saniyeden kazanıyor.(Sadece aksan için bile izleyenler oluyor, biliyorum.) Klasik İngiltere görüntüleri her zaman ,hep aynı renklerin tonları kullanılmış , puslu havayla da pekiştirilmiş.Sürekli sigara içiliyor ve fazlasıyla gözümüze sokuluyor, hatta bazı sahneler sigara dumanının arkasından çekilmiş.(Yalnız Cillian Murphy -Thomas Shelby- öyle bir sigara içiyor ki normalde sevmememe rağmen çekici bulmamak elde değil.) Sigara dışında bu arkadaşlar su yerine viski tüketiyor, sürekli tükürüyor ve kavga ediyorlar. 
İlgili resim
Peaky Blinders


            Çetemize ve üyelerine geri dönecek olursak , dediğim gibi bunlar aslında 5 kardeş ve bir haladan oluşan bir aile ve çeteleri çevrelerindeki birkaç dosttan oluşuyor. Çeteyi yönetenin, kardeşlerin en büyüğü olan Arthur Shelby olduğunu görüyoruz ilk başta , onun dışında Thomas(asıl adamımız), John(pek işe yaramayan biri) ve en küçük erkek kardeşleri var (Koskoca 1 sezonda Thomas’ın küçücük sevgi belirtisi gösterdiği tek çocuk olma özelliğine sahip kendileri) ve bir de kız kardeşleri , Ada Shelby ( kendisi Thomas’ın hem çocukluk arkadaşı hemde düşmanı olan  Freddie Thomas ile aşk yaşıyor-büyük paranteze giriyorum , Freddie aynı zamanda bir komünist ve devlet tarafından aranan bir adam.) Ailenin en büyüğünü Aunt Polly(anna) sanarken , ufak bir sürprizle karşılaşabilirsiniz sonra. Polly , Tommy ile birlikte ailenin beyni ve baya sağlam, zıt düşmek istemeyeceğiniz türde bir kadın.(Dua sahnesinde tüm ailesinin karakterlerini özetliyor kendisi.)  

peaky blinders girls ile ilgili görsel sonucu
Ada Shelby

           Tabiki Peaky Blinders’ın da rakip çeteleri var , en çok sorun yaşadıkları Lee ailesi. Lee ailesi benim anladığım kadarıyla Shelby ailesinden bile geniş.Zaten birbirlerini pek sevmeyen iki ailenin düşmanlığı yine Thomas yüzünden başlıyor.(Bu sahnede Peaky Blinders şapkalarının da kullanımını görmüş oluyoruz-jiletli şapkalarıyla kavgada düşmanlarını kör ediyorlar.)  Sonunda çok klasik bir şekilde bu ailelerin düşmanlıkları tatlıya bağlanıyor ve daha güçlü bir düşmana karşı beraber savaşıyorlar.( Her şey yasal at yarışları yapabilmek uğruna!) Thomas’ın dostlarından en çok gördüğümüz Danny aynı zamanda onun askerlik arkadaşı, yalnız Fransa’da geçirdiği bu savaş döneminde birazcık delirmiş.(Danny’nin bir sahnesi önce bir şok yarattı ama Allahtan sandığımız gibi olmadığını hızlıca gördük.)Bu arada savaş sonrası dönemde geçtiği için tüm o psikolojik etkilerini de bence çok iyi yansıtmışlar. (Thomas sürekli kabus gördüğü için asla tam olarak uyuyamıyor, yatağının karşısındaki duvardan korkuyor,savaştan sonra çok agresif birine dönüşmüş,kadınlarla ilgilenmiyor, asla sinir dışında bir tepki göstermiyor ve Danny delirmiş, aklıma hemen Lozan’da gezdiğim l’Art Brut müzesi gelmedi değil.)

              Bir diğer belaya gelecek olursak,Thomas’ın asıl baş belası başmüfettiş Campbell.Campbell, Thomas’ın yediği bir halt yüzünden şehre gönderiliyor.Bu karakteri hiç sevmedim, tabiki desteklediğim Peaky Blinders'ın düşmanı olması dışında,yüksek bir konumda olmasına rağmen asla Thomas'a verdiği sözleri tutmuyor, anlaşmlarına uymuyor ve onun arkasından iş çeviriyor.Yine tüm sezon boyunca nefret ettiğim başka bir karakter yüzünden kafayı tamamen Thomas ile sıyırıyor. Campbell bu arkadaşı kendiyle beraber şehre getiriyor , Grace Borgess, Thomas’ın tekrar kadınlarla ilgilenmesini sağlayan kadın ! Pek çok sahnede gözlerimden ateş fışkırarak kadına bakmış olabilirim, onun hakkında konuşmayacağım , daha fazla spoilera gerek yok zaten.Sezon sonu için diyebileceğim şeyse 2.sezon bomba gibi herhalde çünkü ‘’Fuckin’ Shelby’’ ailesi daha da güçleniyor ve Tommy tabiki yine YAKIYOR.( Bonus: umarım malum şahsı bir daha görmeyiz.)
peaky blinders ile ilgili görsel sonucu
John, Thomas, Arthur Shelby 

(-)Dizi müzikleriyle de baya konuşulan bir dizi ancak girişteki müzik bana baya uyumsuz geldi,böyle düşünen bir tek ben miyim bilmiyorum böyle ağır gangster havalı bir dönem dizisine pek yakıştıramadım.
(-) Buz gibi bakışlı donuk adam Tommy fucking Shelby , Grace’e karşı hemen yumuşuyor, pat ilk görüşte aşık oluyor.(Türk dizisi değilsin, kendine gel!)
(+) Kızı hiç sevmesemde , Tommy’cim onun yanında bebekler gibi ilk kez huzurla uyuduğunda çok mutlu oldum.
(+) Cillian Murphy zaten mükemmel, hem karakter hemde oyunculuk anlamında. ( Adamın 1976 doğumlu olduğunu öğrendiğimde ufak bir şok yaşamadım değil.)
(+) Sezon sadece 6 bölüm, kolayca bitirebilirsiniz.
thomas shelby smoke ile ilgili görsel sonucu
Olmadan Olmazdı 

11 Şubat 2018 Pazar

La Casa de Papel 1.Sezon

  Hatırlasanız ilk tanıtımı yazımı( https://neymiskibu.blogspot.fr/2018/02/la-casa-de-papel-neymis-bu-clgnlk.html )yine hastası olduğum bu dizi hakkında yazmıştım.O zamanlar daha ön yargılıydım çünkü Profesör'ün kendini sevdirebileceğine pek ihtimal vermemiştim, fakat şu an birinci sezonun sonunda ekrana neden bittin be insafsız diyen gözlerle bakıyorum.İlk sezonu daha izlemediyseniz bu yazıyı okumanızı tavsiye etmem ama yok izlediyseniz gelin birlikte devam edelim.
     Karakterleri teker teker incelemek istiyorum en azından çeteyi çünkü 13 bölümün sonunda eğer sizde benim gibi "vay bee" diyerek izlediyseniz, izlerken heyecanınız giderek arttıysa devam edelim.

      Öncelikle Profesör'ü ele alalım; ekibimizin beyni olan bu yakışıklı İspanyol bey, İtalyan direnişçi bir dedenin torunu.Müfettiş Requel ile ilişki kurması bana biraz abartı geldi ama senaryonun devamı için kesinlikle gerekli bir hamleydi.Sonunda Angel'in mesajını dinlediği için Requel'in annesini öldürecekken; son anda vazgeçmesi tam da onun kalitesinde bir hareketti.Sonuçta o bizim Profesörümüz.Masumiyetini hiç bir zaman kaybetmetti ama dolaylı yoldan da olsa Angel'in komaya girmesinde rol alması senaryo akışını göz önünde bulundurmazsam vicdanımı sızlattı.
                                 
     Asi Tokyo   dizide her anlamıyla göz dolduruyor.Oyunculuğuna şapka çıkarıyorum ama onun da ötesinde ne kadar güzel bir kız diye her seferinde düşünüyorum.Birçok insanın aksine Rio ile ilişkisini tatlı buluyorum aralarında baya bir yaş farkı olmasına rağmen sırıtmıyor çünkü Tokyo bence yaşsız kadınlardan.Bazı hareketleri fevri olsa da dizinin en "iyi" karakterlerinden.
     Ah Berlin Berliiin; o kaliteli giyimi, o yemyeşil gözleri ile Berlin resmen spin-off'u çıkabilecek bir karakter bence.Monica'yı öldürme emri vermesi beni inanılmaz sinirlendirse de; daha sonrasında sadece bir kaç aylık ömrü kaldığını öğrenmek canımı acıttı resmen.O kurduğu afilli cümleler asla boş cümleler değil.Narsist kişilik bozukluğu olmasına hiç şaşırmadım.Onun için "nam" her şey demek ve bence Requel'in onun bu hastalığını (evet bu bir hastalık) bunun üzerine gitmesi ve onun tacizci vb. gibi televizyonlarda tanıtımını yaptırması ne mesleki ne insani açıdan etik değildi.Yedi büyük günahdan "kibir"in vücut bulmuş hali Berlin soygunun ikinci elebaşı.
                                         

    Rio;  çok sevimli bir karakter ve zaten olaylardan anladığımız üzere çetenin en zayıf halkası.Üzerine konuşulacak çok bir şeyi yok bence çünkü dizinin tek tek boyutlu karakteri bence o.Alison ile bir şeyler yaşamasını isterdim fakat onun dizideki varoluşunu sağlayan tek olay Tokyo ile yaşadıkları aşk.
  

Gelgelim Nairobi'ye umarım onu Frida Kahlo'ya benzeten tek kişi ben değilimdir; benim dizideki favori kadın karakterim o.Bence güçlü kadın kelimesinin lugattaki karşılığı Nairobi.Çocuğunu geri almak onun en büyük motivasyonu.Bu işlere ne zaman başladığını bilmiyorum fakat daha önce kalpazanlıktan sabıkalı olduğunu öğreniyoruz.Para basarkenki mutluluğu görülmeye değer ayrıca basım şefini ve ekibini motive etmek için kurduğu cümleler ve mutluluk dansları görülmeye değer.Emek onun için en kutsal değer...
Denver ve Moskova benim için birbirini tamamlayan bir baba-oğul.Bence bu soygun işinin en masumları onlar, hayatın ezilen kısmı olarak yaşamaktan sıkılıp bu karanlık dünyaya giriş yapmışlar.Keşke girmeselerdi...Denver'in Monica'yla olan aşkı bence Stockholm Sendromu'nun çok ötesinde.
Oslo ve Helsinki yine ayrılamayan iki karakter benim için.Kuzen olan bu ikili Slav kökenliler ve birbirlerine kesinlikle çok bağlılar.Çetedeki tek yabancı olan bu ikili yine yoksulluk kökenli.Sonunda Helsinki'nin kafa travması geçirmesi ve Oslo'nun o naif üzgünlüğü bence ben de dahil her seyirciyi üzdü.Fakat emir eri olmanın ötesine geçemediler.Belki de tercihleri böyledir.

Çeteye artı olarak Requel'den konuşmamız gerekir fakat içimden gelmiyor çünkü ben bir türlü bu karakteri sevemedim.Profesör'e bir anda bu kadar güvenmesi de onun mevkisindeki bir kadına yakışmıyor.Sen gel koskoca dedektif ol İspanya tarihinin en büyük soygununa atan ama bu kadar da parçaları oturtama; olmadı Requel olmadı.
Sezon finali çetenin evinin basılması ile noktalanıyor ve bitiş jeneriğinde Wall Street krizinden kesitler eşliğinde Çav Bella marşı çalıyor.Twitter'daki twitlerden, Ekşisözlük'deki yazılardan anladığım üzere herkes bu finalden sonra bir saatlik Çav Bella videoları dinlemeye başlamış.Ben birinci sezonun sonunda yine bir klasik olarak hemen sonraki bölüm butonuna basarak ikinci sezona başlangıcımı yaptım umarım ikinci sezonda bu kadar sürükleyici olur.
-Deniz

10 Şubat 2018 Cumartesi

Yeni bağımlılığımız; Ufak Tefek Cinayetler

    Ezelden beridir ortalama her Türk kızı gibi Mert Fırat hastası olarak; dizinin fragmanını gördüğüm anda ben bunu izleyeceğim demiştim.İçeriği önemli değildi nasılsa Mert Fırat vardı ama izledikçe daha da çok kaptırdım kendimi.Her şey 1996'daki olayla başlıyor, Merve'nin -dizimizin Firdevs Yöreoğlu'su- önceliğinde Pelin ve Arzu -ya da senaristimizin deyişiyle Şer birliği- Oya'ya hayatını etkileyecek bir kumpas kuruyorlar.Edip Hoca ile ilişkisi olduğunu iddaa edip -ki benim için Edip Hoca hala Sümbül Ağa'dır- Oya'nın ve Edip'in okuldan atılmasına neden olurlar.

Yaşadıkları şaşaalı hayat Sarmaşık adlı sitede resmen nesnelleşiyor.Sarmaşık Sitesi; içinde kolejinden, kafesine, spor salonundan, güvenlik görevlilerinin çocukları için oluşturulan kreşine kadar İstanbul içinde adeta ayrı bir kent.
                                             SARMASIK SİTESİ'NDE KLASİK BİR EV
   Yıllar sonra Dr.Oya Toksöz onu okuldan atan müdürün cenazesine geliyor; Pelin, Arzu ve lider Merve ile karşılaşıyor.Ve intikam süreci başlıyor; belki Oya'nın kafasında hep vardı, belki o an cenazede onların mükemmel hayatlarında kendisinden çalınan hayatının izlerini görerek her şeyin başladığı Sarmaşık Sitesi'ne dönmeye karar veriyor.

    Edip, adeta akıl hocası gibi onu engellemeye çalışsada Oya'nın içine bir kere intikam ateşi düşmüştür ve kafasına koyduğunu yapmıştır.Oya onların mükemmel hayatının o kadar da mükemmel olmadığını içlerine girdikçe anlar.Mesela Merve; her şeyi mükemmel gibi gözükse de eşi ile arası hiç de iyi değildir -ağır spoiler vermek istemiyorum ama eşi SerhanAksak(MERT FIRATTTTTT) aslında onu artık sevmemektir neden acaba??? :))) spoiler alert!!-; Pelin Oya'nın lisedeki biricik sevgilisi Taylan ile evlenmiş ve evli-mutlu-çocuklu hayatı yaşarıyorken bile aslında Taylan'ın aklında hala Oya vardır ve biricik eşini her an ortada bırakabilir.(Burada Taylan'ı oynayan Ferit Aktuğ'a şapka çıkarmak gerek inanılmaz oynuyor ama o benim için hala Kavak Yelleri Efe'nin abisi komiser Metin).Arzu'yu ise kocası Mehmet pilates hocası Burcu ile aldatmaktadır.Oya adeta bir cehenneme düşmüştür.O mükemmel site her gün işlenen binlerce ufak tefek cinayete (tabi ki mecazi) tanık olmaktadır.

   Dizimizin ilk bölümünden anladığımız üzere bir cinayet işleniyor ve sorgulama sahneleri ile katilin ve maktulun kim olduğunu anlamaya çalışıyoruz.Tanıklar hep Sarmaşık ile bir şekilde bağlantısı olan karakterler fakat buradan senaristimiz Meriç Acemi'ye seslenmek istiyorum; lütfen Sarmaşık Koleji'nin hocası olduğunu anladığımız kendini "aşk doktoru" sanan ablamıza bu kadar yer verme!Gerçekten onun aforizmaları ve felsefe kasması dizinin temposunu inanılmaz düşürüyor.
   Onun dışında dizinin müzikleri bir efsane; "Yaralı Ruhlar Bahçesi" ve "Maktul" şimdiden telefonumdaki yerini aldı.
Dileyenler için link:
 https://www.youtube.com/watch?v=rf1-jXxRnXM
https://www.youtube.com/watch?v=wMSQfXQi4qw

Yani sevgili okuyucular Türk dizileri içinde oldukça değişik bir hikayesi olan bir dizi ile karşı karşıyayız; eğer daha başlamadıysanız mutlaka başlayın asla pişman olmayacaksınız.Bana kalırsa bu sezonun Çukur ile beraber en güzel dizisi.Diziyi izlemek aynı zamanda gözünüz için bir ziyafet olacak çünkü seçilen mekanlar adeta İstanbul'un en güzel köşeleri.Hoş vakit geçirmek için bir dizi izlemek istiyorsanız "Ufak Tefek Cinayetler" tam size göre.İzlediyseniz yorumlarınızı bizle paylaşabilirsiniz 😏
-Deniz