Bul Bakalım

2 Şubat 2018 Cuma

La Casa de Papel (Neymiş bu çılgınlık?)


  Kişisel olarak maalesef yabancı dizilere hep mesafeli bakmışımdır; galiba bünyem üç buçuk saat süren uzuuuun uzun bakışmalı, bir entrikanın dört bölümde çözülemediği yerli dizilerimize alışık.
    Bu kadar eleştirdiğime bakmayın evet yerli dizi yersiz uzun falan ama senaryolarımızın bu uzun sürelerine rağmen akıcılığı ve görselliğinin had safhada başarılı olduğu asla yadsınamaz.
Fransa'da bana sürekli Süleyman ile(evet Muhteşem Yüzyıl) ; Yunanistan'da Ömer (evet evet Ezel) ile ilgili sorular geliyorsa demek ki kıvırıyoruz biz bu işi.En uç örneğim ise Litvanya'da girdiğim bir eczanede çalışanın yanıma gelip; "Pardon siz Türkçe mi konuşuyorsunuz?" sorusu oldu; "Evet, neden?" dediğimde beni "Dizilerinizi burada altyazı ile yayınlıyorlar o yüzden Türkçe konuştuğunuzu anladım" diye cevaplaması beni gururlandırmadı değil.Üstüne de ekledi "Kemal gerçekten o kadar yakışıklı mı?" önce tabi anlamadım Kemal'in kim olduğunu ama sonra Google'dan resmini açınca fark ettim ki Kara Sevda'daki Kemal yani Burak Özçivit'den başkası değildi...

    Gelelim konumuza, başlıktan da anlaşılacağı üzere bugünki yazımın konusu La Casa de Papel.
Sizde mutlaka bu dizinin muhteşemliği, şahaneliği vb vb vb üzerine bir sürü sohbet içerisinde yer almış veya sosyal medyada denk gelmişsinizdir.(Ben bir de bunu çift taraflı yaşadım bir yandan İstanbul'daki arkadaşlarımdan diğer yandan buradaki Fransız arkadaşlarımdan).Bu kadar baskıya dayanamadım ve izlemeye karar verdim.Sorun bana pişman mıyım?KOCAMAN BİR HAYIR.
Gerçekten konuşulanlar kadar varmış bir oturuşta 6 bölüm izlemek gibi bir hata yaptım 😖Neden hata?Çünkü ilk sezonu yarıladım yani onlarla vedalaşmama az kaldı..


Dizi Profesör'ün etrafında özenle topladığı ekibi ile İspanya Merkez Bankası'nı soymayı planlamasını ve bu süreçte başlarına gelenleri anlatıyor.Dizimiz İspanyol yapımı olduğu için altyazılı izlemek dışında çok bir seçeneğimiz yok.Her karakterimiz kendine bir şehir adı seçiyor (bunun nedenini izlediğinizde göreceksiniz) ve olaylar gelişmeye başlıyor.6.bölümün sonunda aldığım izlenim ; Profesör'ün kendi dünyasında bir Robin Hood olduğu çünkü soygunun sonunda kamuoyunun onları sevmesini istiyor.Bu bana pek mümkün gibi gözükmese de ilerleyen bölümlerde göreceğiz tabii.Dizinin akıcılığına ise söylenecek hiç bir şey yok...Bölümleri öyle bir yerlerde bitiriyorlar ki eliniz anında sonraki bölüm butonuna gidiyor.Hoş zaman geçirmek istiyorsanız size kesinlikle önereceğim bir dizi olan "La Casa de Papel" aynı zamanda ilk eleştiri/tanıtım yazımın da konusu oldu.
Umarım beğenmişsinizdir.Yorumlarınızı bekliyorum

-Deniz

Kimmiş ki bunlar?



Merhaba;
Gurbet ellerde üniversiteden başka en çok zaman ayırdığımız şey diziler olunca; birbirimize spoiler vermemenin ötesine geçerek sıkı bir analiz yapmaya başladığımızda blogumuzun ana konusunun da diziler olmasına karar verdik.


Bu ilk yazımızda öncelikle biz kimiz ve hangi kafayla bu işe giriştik biraz bundan bahsedelim dedik..
Bu blogu açtığımız günlerde Fransa'da okuyan iki yakın dostuz.Birbirimizle paylaştığımız, paylaşmaktan hoşlandığımız ve zevk aldığımız konuları neden başkalarıyla da paylaşmayalim ki diye düşündük ve böyle bir adım attık.

E hadi Deniz; e madem hadi İpek diyerek açtık işte bu blogu; ağırlığımız diziler olacak ama yurtdışı maceralarımız da yer alacak; yeri gelecek siz de bizimle gezeceksiniz .Neyse daha da iddialı bir giriş yapmadan kimmişiz ki biz; dediğimize göre başlayabiliriz...😉
-Deniz & İpek

VATANIM SENSİN 43.BÖLÜM ( ilk dizi yorumum !)

vatanım sensin 43. bölüm ile ilgili görsel sonucu

Taze taze ilk yazımı yazmaya karar verdim . Evet az önce Vatanım Sensin’in 43. bölümünü bitirdim. Daha ne yazacağımı , nasıl başlayacağımı , karakterlerden mi , dizinin tamamından mı yoksa sadece bu bölüme özel bir şeylerden mi bahsedeceğim hiç bilmiyorum o yüzden şimdiden beni mazur görün arkadaşlar. Öncelikle şöyle diyebilirim dizi geçen sezonuna göre daha az popüler ve daha az ilgi çekici sanırım veya ben Türkiye’de olmadığım için bu şekilde bir gözlemde bulundum. Ama geçen sezon vatan sevgisi, milli mücadele ve arada duyuyor olsakta Atatürk çok başka bir konumdaydı. Bu sezon ise şöyle aralara sıkıştırılmış gibi hissediyorum. Bu bölüme özel konuşacak olursak , Ali Fuat Paşa sahnesi beni yine de deli gibi duygulandırmaya yetti ancak bu tarz sahneleri herkesin daha çok görmek isteyeceğini düşünüyorum. Onun dışında tabiki benim gözümde en çarpıcı sahne fragmanda da verdikleri Cevdet’in çocuklarına Azize’nin yaşadığını söylediği sahneydi (Halit Ergenç’in oyunculuğunu bir kezde benim anlatmama gerek yok herhalde .) ve ardından gelen aile buluşması.İlk başta neden yetimhanede bu buluşma diye sorgulamıştım ancak hem Azize’nin birden eve çıkıp gelmesi garip olurdu , hem de amaç bebeği direk aile tablosunda göremesekte onunda ailenin yanında olduğunu bize göstermekti sanırım. Bebek demişken , umarım o aile onu evlat edinmez çünkü bizim yürekler böyle bir şeyi bir daha kaldıramaz hem de Ali Kemal’den sonra biraz klişe gelebilir. Yetimhaneden devam edecek olursam, Aleksi ile konuşan karıyı hiç sevmedim. Evet karı , ilk bakıştıkları anda da ne iğrenç olduğunu belli etmişti zaten bir kötülük bekliyorduk. Hilal’in o sahnede kaçıp gitmesi bana biraz abartı geldi , tamam Yunan işgaline karşısın falan filan hepimiz öyleyiz ama karşındakiler misafir ve Leoncuğunla gelmişler , bilemedim birazcık nezaket yani !
Cevdet’in olayları anlama kısmını pek çözemedim desem yalan söylemiş olmam herhalde. Kurduğu Spiro bağlantısı dışında olayı aydınlatabilecek başka bir şey vardı da ben mi göremedim ya da hemencecik unuttum ? Bir de tecavüzü anladı mı anlamadı mı,anladıysa hangi anda anladı falan bunları pek net yansıtmamışlar gibi geldi bana. Yine de ilk tepkisi tam Cevdet’den beklediğim tepkiydi ve Azize’nin onu bir nevi sevgisi ile durdurması bence güzeldi.Bu konu üzerinden ,son sahne de hayal çıkacak gibi çekimi farklı geldi bana ve çok ani gelişti ( ya da sonraki bölüm bize nasıl anlaşıldığı gösterilir , çünkü yüzbaşının söylediği ‘’senin ne işin var burada ?’’ repliğini duymuşa benzemiyor merdivenlerden inerken o sırada yüzünde hala tebessüm var ancak yüzbaşını gördükten sonra yüz ifadesi değişiyor veya sadece çekimle ilgili bir şey.)

vatanım sensin 43. bölüm ile ilgili görsel sonucu 

Yakup ve Yıldız çok hoşuma gidiyor. Yakup’un hem daha önceden söylediği savaştan sonra aile kurarım İnşallah düşüncesi hem de Miralaydan korktuğu için Yıldız’dan sürekli kaçmasını seviyorum, güzel bir kavuşma izleyeceğiz çünkü sonunda.

Hamilton’un gerçekten değiştiğine inanmıştım! Klasik adam şerefsizin teki çıktı Rıza Baba’yı buraya yapıştırsam beni taşlamazsınız umarım. Spiro’yu öldürdüğünde bile güvenmiştim ona, her şey vatan içindi , Türkler içindi…😞

Leon ve Hilal’in şu evlilik meselesi beni sıkıyor açıkçası. Çok saçma geliyor , gerçekten evlendiğinize inanıyorsanız niye salak salak takılıyorsunuz böyle ? Hilal’in annesinin yaşadığını söylediği sahne çok kabızdı fazla duygusuzdu. Leon’a hiç yakıştıramadım.

Havva’nın Flipos’un üzerine şerbet döktüğü sahne de saçmaydı. Bir başka saçma bulduğum ve gözüme batan olay Cevdet her bir şeyler karıştırdığında sanki komutanın emriymiş gibi ortaya çıkıyor ve komutanda hiçbir seferinde sorgulamıyor bu durumu. Ayrıca Cevdet yerine geçmek istediği komutanı suçlarken İngiliz istihbaratına çok okeyim, çantada silah olduğunu bilmesi olayı nedir ? Kimse bunu yine sorgulamadı.

Sonuç olarak , bahsedilen taarruz sebebiyle güzel bir vatan mücadelesi görmek istiyorum bir sonraki bölümlerde. Dizinin eski temposuna kavuşacağını düşünüyorum sonuçta onu severek izliyoruz !

Teşekkürler😊
Umarım kaçırdığım bir nokta yoktur ve yazımı sevmişsinizdir!


-İpek